Kaymama şartı nedir ?

Damla

New member
Kaymama Şartı Nedir? Hayatın Dengesinde Kalabilmenin Hikâyesi

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size biraz teknik, biraz da yürekten bir konudan bahsetmek istiyorum.

Hani bazı kavramlar vardır ya; sadece bir formül gibi görünür ama aslında hayatın içindeki dengeleri anlatır. İşte “kaymama şartı” da benim için öyle bir kavram. İlk duyduğumda sadece bir fizik terimiydi ama sonra fark ettim ki, aslında insan ilişkilerinin, duyguların, hayallerin ve umutların da bir “kaymama şartı” var.

Ve bu fark edişin hikâyesi, bir mühendis ve bir ressamın kesiştiği bir hayat anında başladı.

---

Bir Kütüphane Masasında Başlayan Denklem

Serkan, inşaat mühendisliği okuyan, hayatta her şeyi hesaplayarak ilerleyen biriydi.

Onun için her şey bir denge problemiydi.

Zeminin taşıma gücü, açıların oranı, yüklerin dengesi…

Her şey formüllerle çözülebilirdi.

Ama kalp denilen şeyi bir türlü denkleme oturtamıyordu.

Bir gün kütüphanede çalışırken yan masada bir ses duydu:

“Senin çizdiğin o köprü, insanın içinden geçerken ne hissettiğini de hesaba katıyor mu?”

Bu cümle Serkan’ın kalemini düşürmesine neden oldu.

Cümleyi kuran Elif’ti. Güzel sanatlar öğrencisiydi. Elinde defteri, bir şeyler karalıyordu.

Serkan’ın hesapla kurduğu dünyasına, Elif renk ve duyguyla girmişti.

---

Elif: Hayatın Eğrilerini Hisle Çizen Kadın

Elif için hayat, sabitlik değil akıştı.

“Kaymama” kelimesi ona soğuk gelirdi çünkü bazen kaymak da gerekiyordu; bazen düşüp yeniden kalkmak.

Ama Serkan’ın gözlerinde öyle bir denge arayışı vardı ki, Elif onu anlamak istedi.

Serkan, Elif’e fizik terimlerini anlatırken gözleri parlıyordu:

“Bak Elif,” dedi bir gün, “bir cismin kaymaması için sürtünme kuvveti, dış kuvvetin bileşenine eşit veya ondan büyük olmalı. Yani yüzey seni tutacak kadar güçlü olmalı.”

Elif gülümsedi:

“Yani sevgi gibi… Eğer iki insanın arasındaki bağ yeterince güçlü değilse, kayma başlar değil mi?”

O anda Serkan sustu.

Formül bir anda duygunun diliyle anlam kazandı.

---

Serkan: Aklın Zemini, Kalbin Eğimi

Serkan her zaman sağlam zeminlerde yürümek istemişti.

Ne işinde ne duygularında risk almayı severdi.

Kaymama şartı onun hayat mottosu gibiydi:

“Ne olursa olsun, dengeyi koru.”

Ama Elif’le tanıştıktan sonra fark etti ki, bazen dengeyi korumak için kaymayı da kabul etmek gerekir.

Bir gün birlikte yürürken yağmur yağmaya başladı.

Elif ıslanmaktan korkmadan kaldırımda dans ederken Serkan, refleksle “Dikkat et, kayarsın!” dedi.

Elif durdu, gözlerinin içine baktı:

“Kaymak bazen güzeldir Serkan. Çünkü insan düşmeden nasıl kalkacağını bilemez.”

O cümle Serkan’ın yıllardır kurduğu bütün güvenli formülleri sarstı.

---

Kaymama Şartı: Dengeyi Korumak Değil, Güveni Kurmak

Serkan bir gün kendi kendine düşündü:

Kaymama şartı, fiziksel bir koşul gibi görünse de aslında bir güven meselesiydi.

Bir yüzeye, bir bağa, bir insana güvenebiliyorsan kaymazsın.

Ama güven zayıflarsa, en küçük itme bile seni dengesizleştirir.

Elif bunu hep sezgisel olarak biliyordu.

O, sürtünmeyi değil, bağlılığı hissediyordu.

Bir ilişkide kaymamak; birbirini tutan iki yüzeyin uyumuydu.

Ne çok kuru, ne çok ıslak… Ne fazla sert, ne fazla yumuşak.

Tam kararında bir denge.

Serkan’ın aklı o anda formüllerle değil, Elif’in sözcükleriyle doldu.

Belki de kaymama şartı, bir cismin değil, bir insanın kendi içinde kurduğu içsel dengeydi.

---

Kadınlar, Erkekler ve Dengenin Farklı Yüzleri

Erkekler genelde çözüm arar; kaymamak için formüller kurar, zemini hesaplar, strateji çizer.

Kadınlarsa hisle yaklaşır; “Bu zemine basılır mı?” demeden önce “Bu zeminde ben var mıyım?” diye sorar.

Elif ve Serkan’ın farkı da buydu.

Serkan’ın dünyasında kaymamak, düşmemekti.

Elif’in dünyasında ise kaymamak, hissetmekti.

Biri güvenle ilerlemeye, diğeri bağ kurmaya odaklıydı.

Ama sonunda anladılar ki, gerçek kaymama şartı;

aklın hesapladığı güvenle kalbin kurduğu bağı dengeleyebilmekti.

---

Bir Köprünün Üzerinde…

Yıllar sonra Serkan, kendi tasarladığı bir köprünün açılışında duruyordu.

Yanında Elif vardı.

Köprünün zemininde yürürken Serkan gülümsedi:

“Biliyor musun, bu köprünün en önemli özelliği nedir?”

Elif merakla baktı.

Serkan devam etti:

“Kaymama şartı. Yani ne kadar rüzgâr, ne kadar yük olursa olsun, dengesini koruyacak. Tıpkı senin bana öğrettiğin gibi.”

Elif başını eğdi, köprünün altındaki nehre baktı:

“Ve yine de o suyun akmasına izin veriyorsun. Güzel. Çünkü denge sabitlik değildir, uyumdur.”

O anda Serkan anladı ki, bazı denklemler kitaplarda değil, kalplerde çözülür.

---

Forumdaşlara Bir Söz: Hepimizin Hayatında Bir Kaymama Şartı Var

Sevgili forumdaşlar,

Hepimiz bazen kayıyoruz — duygusal, ruhsal, bazen da fiziksel anlamda.

Ama önemli olan, kaymamak değil; neye tutunduğumuzu bilmek.

Kaymama şartı, aslında “hangi değerin bizi ayakta tuttuğu” sorusunun cevabıdır.

Bir ilişki için bu sevgi olabilir.

Bir dostlukta güven.

Bir meslekte inanç.

Bir hayatta ise sabır.

Kimi insan formüllerle bulur dengesini, kimi duygularla.

Ama hepimizin içinde bir yüzey vardır — bizi tutan, dengeleyen, kaymamamızı sağlayan.

---

Son Söz: Düşmeden Önce Dengeyi Hissetmek

Serkan ve Elif’in hikâyesi belki bir mühendislik kuralından başladı ama sonunda insanın en temel gerçeğine ulaştı:

Kaymamak, düşmemekle değil, güveni öğrenmekle ilgilidir.

Bazen bir yüzeye, bazen bir insana, bazen de kendimize tutunmayı hatırlamakla.

Peki siz, kendi hayatınızda “kaymama şartınızı” buldunuz mu?

Hangi değer, hangi insan, hangi inanç sizi ayakta tutuyor?

Belki de hepimiz kendi köprümüzü kurarken bu sorunun cevabını arıyoruz.

Ve belki, kaymadan yürüyebilmenin en güzel yolu…

Birbirimizi tutmak.
 
Üst