Ki̇K Masrafı Nedir ?

Damla

New member
KİK Masrafı Nedir? Bürokratik Dram mı, İhalelerin Gizli Mizahı mı?

Selam sevgili forumdaşlar!

Bugün size ekonomi, bürokrasi ve mizahın kesişim noktasından sesleniyorum. Evet, konumuz: KİK masrafı!

Adını duyanın bir kaşı kalkar, biri “Yine mi o belgeler?” der, diğeri “Kardeşim o da neydi?” diye sorar.

Ama korkmayın, bugün KİK masrafını sadece teknik bir terim olarak değil, hayatın içindeki bir karakter gibi ele alacağız. Çünkü kabul edelim, bazen devlet işleri bile bir stand-up gösterisine dönüşebiliyor.

KİK Masrafı: Bürokratik Hayatın Sessiz Kahramanı

KİK masrafı, yani Kamu İhale Kurumu payı, aslında bir tür “katılım ücreti” gibidir.

Hani arkadaş grubuyla dışarı çıkarsınız da biri hesabı öder, sonra “Kişi başı 200 TL düşüyor” der ya… İşte KİK masrafı da ihalelerin o “hesap kısmı”dır.

Kamu ihalesine katılan firmalar, kazandıkları işin belli bir yüzdesini KİK’e öderler. Bu, sistemin işlemesi için gereklidir ama bazen o kadar karmaşık bir hale gelir ki, sanki KİK masrafını ödeyebilmek için ayrı bir ihale açmak gerekmiş gibi hissedersiniz.

Ama şunu itiraf edelim: KİK masrafı sadece bir harcama kalemi değil, aynı zamanda bürokrasinin mizahi yönünün sembolü. Çünkü “devlet ciddiyeti” içinde bile absürt derecede detaylı tablolar, imzalar, mühürler ve “üç nüsha” belgelerle dolu bir komedi sahnesi gizli.

Erkekler Cephesinde: Strateji, Çözüm ve Excel Tabloları

Forumun erkek tayfası bilir, bir KİK masrafı konusu açıldığında hemen hesap makinesi çıkar.

Birisi “Abi oran yüzde kaçtı?” der, diğeri “Stopajdan düşüyor muyuz onu?” diye sorar.

Beş dakika içinde ortalık mini bir maliye simülasyonuna döner.

Erkeklerin bu konudaki yaklaşımı tam bir çözüm odaklı operasyon gibidir.

– “Önce ihale bedelini alalım.”

– “Sonra KİK oranını yüzde 0,05 olarak çarpalım.”

– “Sonuçları pivot tabloya atalım.”

Bitti mi? Hayır.

Bir de bu hesapların sonunda gelen o derin sessizlik vardır:

“Yani abi… bu kadar uğraştık, KİK yine kazandı.”

Ama kabul etmek gerek, erkeklerin bu analitik bakışı olmasa çoğumuz hâlâ KİK masrafının ne kadar olduğunu Excel’e değil kahve falına bakarak hesaplıyor olurduk.

Kadınlar Cephesinde: Empati, İlişki Yönetimi ve Bürokratik Psikoloji

Kadın forumdaşlarımız ise KİK masrafını sadece bir “para meselesi” olarak görmez.

Onlara göre mesele, o masrafın insan ruhunda bıraktığı etkidir.

Bir kadın der ki: “Bu kadar belgeyle uğraşan muhasebecinin psikolojisini kim düşünecek?”

Bir diğeri ekler: “Ben olsam KİK’e değil, bu evraklarla savaşan insanlara ödül verirdim.”

Kadınlar meseleyi ilişki yönetimi üzerinden ele alır:

“KİK’le iyi geçinmek gerek, sonuçta onun onayı olmadan ihaleye giremiyorsun.”

Bürokrasiyle duygusal bağ kurmakta gerçekten ustadırlar. Kimi zaman o kadar empatiyle yaklaşırlar ki, sanki Kamu İhale Kurumu’nun da bir duygusal geçmişi varmış gibi konuşurlar:

“Belli ki KİK de güven istiyor. Onun da derdi prosedür değil, düzen...”

Erkeklerin stratejik zekâsı ile kadınların empatik sezgisi birleşince ortaya çıkansa harika bir tablo:

KİK masrafı bir anda sıkıcı bir mevzu olmaktan çıkar, ortak bir yaşam felsefesine dönüşür.

KİK Masrafının Felsefesi: Azıcık Bürokrasi, Bolca Sabır

Bir düşünelim: KİK masrafı aslında hayatın özeti değil mi?

Ne kadar kazandığını düşünmeden önce, “devlete düşen payı” hesaplıyorsun.

Tıpkı hayatta olduğu gibi: Ne kadar başarı elde etsen de, sistemin senden bir katkı payı var.

Ve işin ironik kısmı: KİK masrafı genellikle ihale sonucunda kazanan tarafından ödenir.

Yani “kazandım” dediğin anda “kaybettiğin” küçük bir miktar vardır.

Bu, ekonominin değil, hayatın matematiğidir.

Ama yine de KİK masrafına mizahla yaklaşmak en doğrusu. Çünkü onu anlamak, tıpkı ilişkileri anlamak gibi sabır ister.

Bir belge eksik olsa süreç uzar, bir ifade yanlış olsa sistem hata verir.

Tıpkı bir ilişkide yanlış anlaşılan mesaj gibi.

Forumun Kahkahalı Alanı: KİK Masrafı Anıları

Şimdi dürüst olalım forumdaşlar…

KİK masrafıyla ilgili kimlerin “epik” anıları yok ki?

- “Abi yanlış orandan yatırmışız, sistem kabul etmedi.”

- “PDF’yi yükledim ama e-imza okumadı, sabah baştan girdim.”

- “KİK sistemi çöktü, ihaleyi bir saat kala yetiştirdik!”

Bunlar birer trajedi gibi görünse de aslında hepimizin paylaştığı birer mizah hikâyesi.

Bir forumdaşımızın dediği gibi: “KİK masrafı ödemek, devletle evlenmek gibidir. Başta çok evrak vardır ama sonunda resmiyet kazanırsın.”

Bu cümleyle belki de tüm mevzunun özünü yakalıyoruz.

KİK masrafı bir mali yük değil, bürokratik aşkın bedelidir.

Erkeklerin Planı, Kadınların Hikmeti

Forumda erkekler hâlâ oran hesaplarken kadınlar o sırada “KİK masrafını moral motivasyonla nasıl dengeleyebiliriz?” diye tartışıyor olur.

Bir erkek “Yüzde 0,05 çok fazla!” derken, bir kadın “Ama o payla yollar, hastaneler yapılıyor” diye hatırlatır.

İşte tam burada mizahın özü ortaya çıkar:

Erkek çözüm üretir, kadın anlam üretir.

Ve birlikte, KİK masrafını bile yaşamın bir fıkrasına dönüştürürler.

Forumdaşlara Sorular: Senin KİK Masrafı Hikâyen Ne?

Sevgili forumdaşlar,

Şimdi sözü size bırakıyorum.

- Hiç KİK masrafı yüzünden sinirlenip sonra kendinizle dalga geçtiğiniz oldu mu?

- Sizce KİK masrafı bir zorunluluk mu, yoksa sistemin kendi mizahı mı?

- Eğer KİK bir insan olsaydı, sizce nasıl biri olurdu?

Belki de en doğru cevap şu olurdu:

KİK masrafı, devletin “ben de buradayım” deme biçimidir.

Biz de gülümseyip deriz ki: “Tamam KİK, sen de haklısın.”

Sonuçta, hayat da bir ihale değil mi?

Kazanan belli değil, ama herkesin ödemesi gereken bir masrafı mutlaka var.

Yeter ki o masrafı biraz mizahla ödeyelim.
 
Üst