A Ulusal Futbol Kadromuz, Uluslar Ligi 5. maçında İstanbul’da Lüksemburg ile 3-3 birliktee kaldı. Maçın akabinde A Spor yorumcusu Reha Kapsal, Fotomaç Gazetesi’ndeki yazısında flaş değerlendirmelerde bulundu.
İŞTE KAPSAL’IN YAZISI
Harika Lig’in açılış maçı İstanbulspor ile Trabzonspor içindeydı. Kuntz ise bu maçta olup, Türk Ulusal Ekibi oyuncularını izleyeceğine Almanya’da Sat 1 televizyonunda Frankfurt-Bayern Münih maçını yorumluyordu. Bizim ülkemizden kazanıp, vücudu ülkemizde olup aklı Almanya’da olan bir teknik adamın Türk futboluna katkısı ne kadardır diye insan düşünmeden edemiyor. beraberinde ulusal maçlardan daha sonra vaktini genelde kendi ülkesinde geçiriyor.
Lüksemburg kolay bir ülke kadrosu olabilir. Burada seçtiği oyuncular, alanda yer alan sisteme göre oynattığı mevki itibariyle o profile uygun değiller.
Maksat, burada daima fazla atakçıyla oynayıp gol atmak, galibiyet olmamalı.
Ferdi yüksek güçle oynadı ve başarılıydı lakin oyun kurucu değil, Orkun da değil. Ön alanda aslına bakarsanız Cengiz tandanslı bir oyun oynanıyor, o da başına göre daha arkadaşlarıyla kombinasyonlar kurmadan bencilce hareket ediyor. Sağ kulvarda Zeki ile hiç ahengi yok. Sol kulvarda da Eren ile Kerem’in yok. İki santrfor Enes ile Halil hiçbirbirini tamamlayan oyuncular değil. Stoperlerde Ozan, Avrupa’nın 5 büyük liginde şu anda en istikrarlı oynayan isim. Onu tercih etmeyip Çağlar ve Kaan üzere kendi grubunda oynamayan, daha sonra da orta saha oyuncusu Tolga Ciğerci’yi de stopere çeken Kuntz’un ne yaptığını sanırım kendinden diğer kimse anlamamıştır.
bu biçimde zayıf gruplara karşı oyun prensiplerini oturtmamız gerekir.
Bu kadar zayıf rakipten atak geçişi yememiz, konumlar vermemiz çok doğal. Zira orta saha yerleşimi hayli yanlış. Ön alan presi yok. Bu saha içi makûs tertibin ne kadar zayıf olan Lüksemburg kadrosuna karşı oynasak da bize cezayı kesmeleri çok doğaldı.
İsmail ile İrfan’ın gerçek durumda orta alanda kendi mevkilerinde niçin başlamadıkları da değişikti. Lakin en kıymetlisi Türk Ulusal Ekibi’nden uzak olan Kuntz’un ideolojisi, oyun anlayışı ve disiplini olmayan Ulusal Kadro’nun başarılı olması beklenemezdi.
İŞTE KAPSAL’IN YAZISI
Harika Lig’in açılış maçı İstanbulspor ile Trabzonspor içindeydı. Kuntz ise bu maçta olup, Türk Ulusal Ekibi oyuncularını izleyeceğine Almanya’da Sat 1 televizyonunda Frankfurt-Bayern Münih maçını yorumluyordu. Bizim ülkemizden kazanıp, vücudu ülkemizde olup aklı Almanya’da olan bir teknik adamın Türk futboluna katkısı ne kadardır diye insan düşünmeden edemiyor. beraberinde ulusal maçlardan daha sonra vaktini genelde kendi ülkesinde geçiriyor.
Lüksemburg kolay bir ülke kadrosu olabilir. Burada seçtiği oyuncular, alanda yer alan sisteme göre oynattığı mevki itibariyle o profile uygun değiller.
Maksat, burada daima fazla atakçıyla oynayıp gol atmak, galibiyet olmamalı.
Ferdi yüksek güçle oynadı ve başarılıydı lakin oyun kurucu değil, Orkun da değil. Ön alanda aslına bakarsanız Cengiz tandanslı bir oyun oynanıyor, o da başına göre daha arkadaşlarıyla kombinasyonlar kurmadan bencilce hareket ediyor. Sağ kulvarda Zeki ile hiç ahengi yok. Sol kulvarda da Eren ile Kerem’in yok. İki santrfor Enes ile Halil hiçbirbirini tamamlayan oyuncular değil. Stoperlerde Ozan, Avrupa’nın 5 büyük liginde şu anda en istikrarlı oynayan isim. Onu tercih etmeyip Çağlar ve Kaan üzere kendi grubunda oynamayan, daha sonra da orta saha oyuncusu Tolga Ciğerci’yi de stopere çeken Kuntz’un ne yaptığını sanırım kendinden diğer kimse anlamamıştır.
bu biçimde zayıf gruplara karşı oyun prensiplerini oturtmamız gerekir.
Bu kadar zayıf rakipten atak geçişi yememiz, konumlar vermemiz çok doğal. Zira orta saha yerleşimi hayli yanlış. Ön alan presi yok. Bu saha içi makûs tertibin ne kadar zayıf olan Lüksemburg kadrosuna karşı oynasak da bize cezayı kesmeleri çok doğaldı.
İsmail ile İrfan’ın gerçek durumda orta alanda kendi mevkilerinde niçin başlamadıkları da değişikti. Lakin en kıymetlisi Türk Ulusal Ekibi’nden uzak olan Kuntz’un ideolojisi, oyun anlayışı ve disiplini olmayan Ulusal Kadro’nun başarılı olması beklenemezdi.