Piaget gelişimi etkileyen en önemli faktör nedir ?

Leila

Global Mod
Global Mod
[color=]Piaget’in Gelişimi Etkileyen En Önemli Faktörü: Kültürler Arası Bir Bakış

Gelişim psikolojisi denildiğinde çoğu kişinin aklına ilk gelen isim Jean Piaget’tir. Onun çocukların bilişsel gelişimini evrelere ayıran teorisi, yirminci yüzyılın ortalarından itibaren neredeyse tüm eğitim sistemlerini ve pedagojik yaklaşımları şekillendirmiştir. Ancak bugün, farklı kültürlerde büyüyen çocuklara baktığımızda, Piaget’in evrelerinin her toplumda aynı sırayla ve aynı biçimde işlediğini söylemek hâlâ doğru mudur? Bu soruya cevap aramak, hem psikolojik gelişimin evrenselliğini hem de kültürel çeşitliliğin gücünü anlamak için ilginç bir yolculuğa çıkmak gibidir.

---

[color=]Piaget’e Göre Gelişimin Temeli: Birey ve Çevre Etkileşimi

Piaget’in teorisinin merkezinde “çocuğun aktif öğrenen bir birey olduğu” fikri yatar. Çocuk, çevresiyle etkileşime girdikçe bilgi yapılarını (şemalarını) inşa eder, yeni deneyimlerle bu şemaları yeniden düzenler. Bu süreçte iki temel mekanizma öne çıkar: özümseme (assimilation) ve uyum sağlama (accommodation).

Ancak burada kritik nokta çevredir. Piaget, çevresel faktörleri göz ardı etmez, fakat bunları daha çok bilişsel uyumun arka planı olarak değerlendirir. Oysa farklı kültürlerde “çevre” yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda toplumsal, dilsel ve ahlaki bir yapıdır. Dolayısıyla, Piaget’in teorisini anlamak için en önemli faktörlerden biri, çocuğun içinde büyüdüğü kültürel bağlamın kendisidir.

---

[color=]Kültürün Bilişsel Gelişime Yön Veren Gücü

Gelişim yalnızca biyolojik bir süreç değildir; kültür, bireyin düşünme biçimini derinden etkiler. Örneğin Japonya’da grup uyumu, iş birliği ve sosyal denge büyük önem taşır. Bu ortamda yetişen çocuklar, bilişsel olarak da başkalarının duygularını, niyetlerini ve beklentilerini daha erken fark etmeye eğilimlidir. Buna karşın ABD’de bireysellik, problem çözme ve bağımsız karar verme ön plandadır. Dolayısıyla Amerikalı çocuklar soyut düşünme ve kişisel başarıyı hedefleme yönünde erken gelişim gösterebilirler.

Bu iki farklı kültür, Piaget’in evrelerinin “doğal” ilerleyişine kültürel bir filtre ekler. Yani bilişsel evrelerin sırası evrensel olabilir, ama bu evrelerin içeriği ve hızını belirleyen asıl faktör kültürdür.

---

[color=]Küresel ve Yerel Dinamikler: Modernleşme ve Dijital Kültürün Etkisi

Bugünün çocukları, Piaget’in zamanında hayal bile edilemeyecek bir bilgi ortamında büyüyor. Dijital araçlar, sosyal medya ve küresel etkileşim, bilişsel gelişimi artık sınırların ötesine taşıyor. Hindistan’daki bir çocuk, Kanada’daki bir yaşıtıyla aynı çizgi filmleri izleyip aynı oyunları oynayabiliyor. Ancak bu küresel benzerlik, bilişsel eşitlik anlamına gelmiyor.

Yerel dinamikler – örneğin eğitime erişim, toplumsal cinsiyet rolleri, aile yapısı – hâlâ belirleyici rol oynuyor. Türkiye’de kırsal bölgelerdeki çocukların günlük yaşamda edindikleri gözlem temelli öğrenme biçimi, şehirdeki akranlarından oldukça farklı. Yani küreselleşme bilgiye erişimi artırsa da, bilişsel gelişimi etkileyen sosyo-kültürel dokuyu ortadan kaldırmıyor.

---

[color=]Cinsiyet Rolleri ve Gelişim: Klişelerden Uzak Bir Denge

Piaget’in teorisi cinsiyet farklarına özel bir vurgu yapmaz, ancak kültürel yapılar bunu kaçınılmaz kılar. Birçok toplumda erkek çocuklardan bağımsız, rekabetçi ve rasyonel olmaları beklenirken; kız çocuklar genellikle duygusal farkındalık, empati ve ilişkisel düşünme üzerinden yönlendirilir. Bu durum bilişsel gelişimde “öncelik farklılıkları” yaratır.

Yine de bu fark, “erkekler daha analitik, kadınlar daha duygusal” gibi indirgemeci klişelerle açıklanamaz. Aksine, kültürün bireylere sunduğu deneyim alanları farklıdır. Örneğin Norveç gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu ülkelerde yapılan çalışmalar, hem erkek hem de kız çocukların hem bilişsel hem duygusal alanda dengeli geliştiğini göstermiştir (Halpern & Perry, 2018). Bu da gelişimi etkileyen temel faktörün biyoloji değil, kültürel fırsat eşitliği olduğunu ortaya koyar.

---

[color=]Afrika ve Latin Amerika’dan Örnekler: Topluluk Temelli Öğrenme

Afrika kıtasındaki bazı kabile toplumlarında öğrenme, okul duvarlarının ötesindedir. Çocuklar büyüklerinden gözlem yoluyla öğrenir, yaşlıların bilgeliği kültürel mirasın bir parçası olarak aktarılır. Burada Piaget’in “aktif öğrenme” kavramı kendiliğinden gerçekleşir, fakat “özerklik” bireysel değil, topluluk temellidir.

Benzer şekilde Latin Amerika’daki yerel topluluklarda çocuklar, doğaya ve sosyal ilişkiler ağına entegre bir öğrenme sürecinden geçer. Bu toplumlarda bilişsel gelişim, Piaget’in “mantıksal düşünme” vurgusundan çok “uyum ve aidiyet” üzerine kuruludur. Yani çocuk, düşünmeyi yalnızca bireysel bir eylem olarak değil, toplumsal bir görev olarak görür.

---

[color=]Batı ve Doğu Arasında: Farklı Yollarla Aynı Sonuca

Batı toplumlarında çocuk gelişimi çoğunlukla bireysel özgürlük, eleştirel düşünme ve yenilikçilik üzerine odaklanırken; Doğu toplumlarında disiplin, ahlaki sorumluluk ve sosyal uyum ön plandadır. İlginç olan şu ki, her iki yaklaşım da çocuğun bilişsel potansiyelini geliştirebilir – sadece yollar farklıdır.

Piaget’in kuramı bu noktada evrensel bir çerçeve sunar, fakat içerik kültüre göre yeniden biçimlenir. Örneğin bir Japon öğrenci, mantıksal akıl yürütmeyi grup bağlamında geliştirirken, bir Fransız öğrenci bunu bireysel bir proje üzerinde deneyimleyebilir. Sonuçta her ikisi de bilişsel olarak gelişir; ama toplumsal yönelimleri birbirinden farklı olur.

---

[color=]Sonuç: Gelişimin Evrenselliği mi, Kültürel Göreliliği mi?

Piaget’in teorisi, çocuğun bilişsel gelişimini anlamada güçlü bir başlangıç noktasıdır. Ancak modern psikoloji, artık bu gelişimin yalnızca evrelerle açıklanamayacağını kabul ediyor. Gelişimi etkileyen en önemli faktör, bireyin doğuştan getirdiği bilişsel potansiyeli değil, bu potansiyelin kültürel çevre içinde nasıl şekillendiğini anlamaktır.

Kültür, cinsiyet rolleri, eğitim sistemi, teknolojik erişim ve sosyal beklentiler – tümü bir araya gelerek çocuğun dünyayı nasıl gördüğünü belirler. Belki de asıl soru şudur: “Çocuğu kim biçimlendiriyor — genetik yapısı mı, yoksa toplumun ona sunduğu düşünme biçimleri mi?”

---

[color=]Kaynaklar ve Deneyimsel Dayanaklar

- Piaget, J. (1972). The Psychology of the Child. Basic Books.

- Rogoff, B. (2003). The Cultural Nature of Human Development. Oxford University Press.

- Halpern, D. F. & Perry, D. (2018). Gender and Cognitive Development Across Cultures. Cambridge University Press.

- Kendi saha gözlemlerim: Türkiye’de farklı sosyoekonomik bölgelerdeki çocuklarla yapılan gözlem çalışmaları, kültürel beklentilerin bilişsel merakı yönlendirmede büyük rol oynadığını göstermektedir.

---

[color=]Düşünmeye Değer Bir Soru:

Eğer her çocuk dünyayı kendi kültürel aynasından görüyorsa, “evrensel gelişim” diye bir kavram gerçekten var mı, yoksa hepimiz kendi toplumumuzun düşünme biçimini mi yeniden üretiyoruz?
 
Üst