Arsamada trafo var ne yapmalıyım ?

Aylin

New member
Arsamda Trafo Var, Ne Yapmalıyım? — Bir Hikâyenin Ardındaki Gerçek

Merhaba forumdaşlar,

Bugün size biraz içimi dökmek, biraz da yaşadığım bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki birinizde benzer bir durum vardır, belki de sadece okurken “vay be, hayat bazen ne garip tesadüflerle dolu” dersiniz.

Her şey, babamdan kalan küçük bir arsayı devralmamla başladı. Küçüktü ama benim için dünyanın en büyük mirasıydı. İçinde çocukluğumun ayak izleri, annemin toprağa diktiği fesleğenlerin kokusu vardı. Fakat yıllar sonra, oraya tekrar gittiğimde gözümün önüne bir beton yığını değil, koca bir trafo dikilmişti.

O an içimde bir şey kırıldı.

“Arsamda trafo var, ne yapmalıyım?” sorusu bir anda sadece teknik değil, duygusal bir meseleye dönüştü.

---

Bir Erkeğin Mantığı, Bir Kadının Kalbi

İlk şoku atlattıktan sonra soluğu kahvede aldım. Arkadaşım Serdar oradaydı — emlak işleriyle uğraşan, pratik zekâlı bir adam. Masaya oturdum, olan biteni anlattım.

Serdar sakince sigarasından bir nefes çekti, gözlerini kısmadan bana baktı:

“Bunu dert etme kardeşim. Bak, trafo demek kamulaştırma demek olabilir. Araştır, belki bedel ödenmiştir. Eğer değilse dava açarsın, tapu kayıtlarını incelet. Bu işler duygusallıkla olmaz.”

Haklıydı belki.

Ama ben sadece bir taş parçasını değil, geçmişimi, anılarımı, ailemin emeğini korumaya çalışıyordum.

Eve döndüğümde eşim Elif, çay demlemişti.

“Ne oldu?” diye sordu, yüzümdeki ifadeyi fark ederek.

“Trafo dikmişler arsaya. Resmen ortasına.” dedim.

Elif sustu. Sonra yavaşça çay bardağını önüme koydu, parmaklarını ellerimin üzerine bıraktı.

“Belki biri hata yapmıştır. Belki konuşarak çözeriz. Kimse bilerek seni üzmek istememiştir.”

Serdar’ın stratejisi soğuk bir hesap gibiydi. Elif’in yaklaşımı ise sıcacık bir dokunuştu.

O gece yatarken düşündüm: İnsan bazen çözüm bulmak için değil, anlamak için konuşurmuş.

---

Belediye Koridorlarında Bir Yalnızlık

Ertesi sabah erkenden belediyeye gittim. Dosyalar, belgeler, mühürlü evraklar... Herkesin elinde bir klasör, herkesin yüzünde bir acele.

Sıra bana geldiğinde memur başını kaldırmadan sordu:

“Buyurun, ne hakkında bilgi almak istemiştiniz?”

“Benim arsama trafo yapılmış. Bilgi almak istiyorum.”

Memur gözlüğünü düzeltti, bilgisayarın tuşlarına birkaç kez bastı, sonra yüzüme baktı.

“Kamulaştırma kararı alınmış görünüyor ama tebligat yapılmamış. Dilekçe verin, inceleyelim.”

O an sanki biri içime su serpmiş gibi oldum. Demek ki hâlâ bir umut vardı.

Fakat umut kadar yorgunluk da birikti içimde.

Akşam eve dönünce Elif beni kapıda karşıladı.

“Ne oldu?”

“Bir dilekçe verdim. Bekleyeceğiz.” dedim.

Elif gülümsedi.

“Beklemek bazen en zor ama en gerekli şeydir.”

---

Serdar’ın Planı ve Elif’in Duygusu

Bir hafta sonra Serdar aradı.

“Boş durma kardeşim, beklemekle iş yürümez. Git, tapu müdürlüğüne, elektrik kurumuna, hepsine yazı gönder. Hakkını aramazsan kimse sana vermez.”

O sırada Elif, arka bahçede fesleğenleri suluyordu.

“Serdar haklı, hakkımı aramalıyım.” dedim.

Elif döndü, yüzünde hafif bir tebessüm vardı.

“Ama hakkını ararken kalbini kaybetme.”

Bu iki cümle günlerce kulaklarımda yankılandı.

Erkek aklı çözüm arar, kadın kalbi dengeyi bulur derler ya…

O dengeyi o gün anladım.

---

Trafoya Dokunmadan, Hikâyeye Dokunmak

Aylar geçti. Belgeler, itirazlar, yazışmalar…

Sonunda kurumdan bir yanıt geldi:

“Trafo geçici süreli kullanımda, yeni yer planlanıyor.”

Yani yıllardır içimde büyüttüğüm öfke, aslında geçici bir misafirden ibaretmiş.

Bir sabah Elif’le birlikte arsaya gittik. Trafo hâlâ oradaydı ama artık bana düşman gibi görünmüyordu.

Elif yanımda sessizce durdu.

“Biliyor musun?” dedi,

“Belki bu trafo, bu toprağın elektriğiyle senin geçmişini birleştiren bir semboldür.”

O an gözlerim doldu. Çünkü haklıydı.

Belki hayat, bazen tam ortasına bir trafo koyarak sınar insanı.

Ve o sınavda kazanan, sadece arsasını değil, sabrını da koruyandır.

---

Forumdaşlara Bir Mesaj

Bu hikâyeyi sadece içimi dökmek için değil, sizlerle bir düşünce paylaşmak için yazdım.

Arsamda bir trafo vardı, evet.

Ama aslında her birimizin hayatında görünmeyen trafolar var: bazen bir kayıp, bazen bir hayal kırıklığı, bazen bir yanlış anlaşılma...

Bunları hemen sökmeye, yok etmeye çalışıyoruz. Oysa belki de bir süre o “trafo” orada kalmalı. Bize bir şey öğretmek, bizi büyütmek için.

Şimdi dönüp baktığımda, arsamda değil, kalbimde bir dönüşüm yaşadığımı görüyorum.

Artık o toprakta sadece çocukluğumun ayak izleri değil, olgunlaşan bir sabrın sessiz gölgesi de var.

---

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Elif gibi bekleyip anlamaya mı çalışırdınız, yoksa Serdar gibi harekete mi geçerdiniz?

Belki de ikisi arasında bir yerdesinizdir — tıpkı benim gibi.

Hayatın trafoları bazen sinir bozucu, bazen öğretici olur.

Ama sonunda hep bir ışık yanar.

Yorumlarınızı merakla bekliyorum, forumdaşlar…

Belki sizinkinden bir fikir, bir teselli, bir umut doğar.

Belki de hep birlikte o ışığın kaynağını buluruz.
 
Üst